Kurucu Genel Müdürümüzün Kaleminden
Anasayfa >> Bizden Haberler >> Kurucu Genel Müdürümüzün Kaleminden
Anasayfa >> Bizden Haberler >> Kurucu Genel Müdürümüzün Kaleminden
ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN TÜRKİYE’DEKİ ROLÜ VE DÜNYA’DAKİ KONUMU
20.yy. sonlarında soğuk savaş döneminin kapanması, küreselleşmenin ekonomik, kültürel ve siyasi boyutlarının çok ileri boyutlara varması,
Avrupa Birliği’nin genişlemesine paralel olarak ortaya çıkan yeni sınırlar ve coğrafyalar,
ABD’de 21.yy. ın ikinci yılında yaşanan terör saldırıları ve stratejik düşünceleri, askeri ittifakları, ekonomik ve siyasi ilişkileri derinden etkilemiştir.
Aynı zamanda bu ülkeler sınırları dâhilinde suç ve suç örgütleri ile mücadelede görevlendirdiği kurumların teşkilat yapısını, donanım, kuvvet, görev, hedef ve yetkilerini değiştirmiş, suç önleme strateji, teknik ve tedbirlerini yeniden şekillendirmiştir.
Güvenlik ve savunma politikaları ile suç önleyici kolluk hizmetlerinde yaşanan değişim AB üyeliği yolundaki ülkemiz açısından da aynı durumdadır.
Bu bağlamda kamu düzeni, kamu güvenliğinin korunması, suç ve suç örgütlerine karşı tedbir alınması, suç işlenmesinin önlenmesi kapsamında yasal alt yapının süratle tamamlanması çalışmaları başlatılmıştır.
Kaçakçılıkla mücadele, terörle mücadele, TCK ve CMK gibi mevzuatlar yeniden yazılmış, bazı uygulamalar yürürlüğe girmiştir. “Toplum Destekli Güvenlik” “Kent İzleme Sistemleri” gibi çok farklı açılım projeleri uygulamaya konulmuş, ithalat rejiminde sağlanan kolaylıklar elektronik güvenlik sistemlerinin girişini hızlandırmıştır.
Tüm bu gelişmeler “daha güvenli”, “daha huzurlu” ve “daha kaliteli” bir yaşam alanı sağlamak için atılan adımlardır. Ve çalışmalar devam etmektedir.
Özel güvenlik Şirketleri, ulusal, bölgesel ya da belediye kökenli güvenlik güçlerinin aksine, belirli bir alanda uzmanlaşmaya başlamışlardır. 2000’den bu yana özel güvenlik kuvvetleri nicel düzeyde görünürlük kazanmıştır.
Talebin karşılanmasında devletin rolünden ötürü büyük sosyopolitik değişikliklerle desteklendiğinden, özel güvenlik kuvvetleri artık geniş çapta kabul görmektedir. Türkiye 260 bin üzerinde özel güvenlik görevlisiyle Avrupa’nın lideri çıktı.
Merkezi Brüksel’de bulunan Avrupa Özel Güvenlik Şirketleri Birliği’nin (COESS) yayımladığı rapora göre Türkiye, Avrupa’nın en büyük özel güvenlik sistemine sahip ülkesi oldu.
Raporda Avrupa ülkelerinin çoğunda özel güvenlik görevlisi sayısının polis sayısını aştığı belirtilmiştir. Merkezi Brüksel’de bulunan Avrupa Özel Güvenlik Şirketleri Birliği’nin (COESS) yayımladığı rapora göre Türkiye, Avrupa’nın en büyük özel güvenlik sistemine sahip ülkesi çıkmıştır.
Bu çalışmada Özel Güvenlik Sektörünün Türkiye’deki rolü ve Dünya’daki konumu incelenerek sorunlar ve kaliteye odaklı çözüm önerileri sunulacaktır.
Güvenlik gereksinimi topluluk olarak yaşayan insanların en temel gereksinimleri arasında yer almaktadır.
Toplumlar binlerce yıldır güvenlik gereksinimlerini karşılamak amacıyla çeşitli kurum ve kuruluşlar oluşturmuşlar ve kendi zamanlarının gereksinimlerine göre bu kurum ve kuruluşları biçimlendirmişlerdir.
Günümüze gelindiğinde devlet, maliyet açısından üzerinde yük bulunan kamusal görevlerinin birçoğunu özel kesime devretme eğilimi içine girmiştir.
Ancak kamu hizmeti niteliği ağır basan bir kısım hizmetlerin özel kesim eliyle görülmesi, kamu gücünün denetim ve düzenleme görevini daha etkin ve verimli bir şekilde yerine getirmesi gerektiğini düşündürmektedir.
Bu nedenlerle toplumun temel gereksinimlerinden biri olan güvenlik hizmetlerinin hem maliyet hem de İş görenler açısından kamu dışından karşılanması özel güvenlik yönetimi üzerinde önemle durulması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Bu araştırmada Türkiye’de özel güvenlik yönetimi üzerinde durulmuş ve özel güvenlik hizmetlerinin işleyiş ve sunumunda ortaya çıkan sorunlar ele alınmıştır.
Özel güvenlik sektörünün son 20-30 yıllık süreç içerisinde tüm dünyada çok hızlı bir şekilde büyüdüğü ve bu büyümenin önümüzdeki yıllarda da süreceği değerlendirilmektedir.
Sosyo-ekonomik gelişmeler, gelir dağılımdaki bozukluğun artısı, göç dalgaları, resmi kolluk kuvvetlerine duyulan güvene paralel olarak ve teknolojik ilerlemelerin özel sektör tarafından daha hızlı takibi bu büyümeyi tetikleyen faktörler olarak sıralanabilir.
Toplumun temel gereksinimlerinden biri olan güvenlik hizmetlerinin hem maliyet hem de çalışanlar açısından kamu dışından karşılanması özel güvenlik yönetimi üzerinde önemle durulması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Önceleri bir esasa bağlı olmadan ve hatta temizlik firmaları olarak çalışmaya başlayan ve bir ara etkinlikleri yasaklanan bu kuruluşlar, gereksinimin patlama noktasına gelmesi karşısında, içişleri Bakanlığı bir genelge yayınlayarak bu tip hizmetlerin verilmesine olanak tanımış ve bu durum 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanuna kadar devam etmiştir.
Güvenlik gereksinimin sürekli artması, bu durumun kamuya ek mali yük getirmesi, kamu ekonomisi açısından dünyadaki gelişmelere koşut olarak kamunun sırtındaki mali yüklerin azaltılması eğilimlerinin bir yansıması sonucu, güvenlik hizmetlerindeki özel çıkarlara hizmet eden alanların mali yükünün özel kişi ve kuruluşlar tarafından karşılanması düşüncesi, özel güvenlik hizmetlerinin ortaya çıkış ve işleyişinde önemli bir etken olmuştur.
Ayrıca serbest piyasa ekonomisi içinde, güvenlik hizmetinin pazarlanabilir bir duruma gelerek yatırımcılar için ayrı bir rant kapısı oluşturması, bu kesimin gelişiminde önemli rol oynamıştır.